IDF'nin bir ABD vatandaşını öldürmesi Biden ve Harris'in ikiyüzlülüğünü gözler önüne seriyor

6 Eylül Cuma günü, 26 yaşındaki Türk-Amerikan aktivist Ayşenur Ezgi Eygi, İsrail Savunma Kuvvetleri'nin (IDF)  keskin nişancısı tarafından soğukkanlılıkla öldürüldü. Eygi, İsrail Silahlı Kuvvetleri'nin provokasyonlarından kaçmak için Batı Şeria'daki Beita köyü yakınlarındaki bir dua seansında korunuyordu, bu sırada başından vurularak öldürüldü.

Eygi, Siyonist rejimin, Filistinlilerin ve onların uluslararası (enternasyonalist) destekçilerinin on yıllardır süren-  ve Batı emperyalizmi tarafından sonuna kadar desteklenen- etnik temizlik projesinin sayısız diğer kurbanlarına katılıyor. Bir ABD vatandaşı olan Eygi'nin öldürülmesi, Biden ve Harris'in devam eden soykırımdaki suç ortaklığını daha da açığa çıkarmaktadır.

Tanıdık bir şekilde, IDF olayla ilgili kendi kısa 'soruşturmasını' yürüttü ve bir açıklama yayınladı:

“Soruşturma sonucunda, kadının kendisine yönelik olmayan ancak isyanın başlıca kışkırtıcısını hedef alan IDF ateşiyle dolaylı ve kasıtsız olarak vurulmuş olma ihtimalinin yüksek olduğu tespit edilmiştir. Olay, düzinelerce Filistinli şüphelinin Beita kavşağında lastik yaktığı ve güvenlik güçlerine taş fırlattığı şiddetli bir isyan sırasında meydana gelmiştir.”

Öyle görünüyor ki Biden bu 'açıklamayı' yeterli buldu, cinayeti “trajik bir hata” olarak nitelendirdi ve bağımsız bir soruşturma çağrısında bulunmadı. Ancak olayın tanıklarının da teyit ettiği üzere, IDF'nin açıklaması baştan sona yalandır.

Soğukkanlılıkla öldürüldü

Beita sakinleri her Cuma günü Cuma namazı için bir tepenin üstündeki kavşakta toplanıyor. Sık sık IDF askerleri tarafından taciz edilirler, bu nedenle aralarında Eygi'nin de bulunduğu Enternasyonal  Dayanışma Hareketi'nden (ISM) 10 kişilik bir yabancı gönüllü grubu destek vermek için oradaydı.

Vahim olayların yaşandığı 6 Eylül Cuma günü, IDF güçleri her zamanki gibi Beita köylülerini taciz etmeye ve korkutmaya başladı. Köylüler askerlere bağırarak, lastikleri ateşe vererek ve taş atarak karşılık verince, askerler grubun üzerine göz yaşartıcı gaz sıktı.

Orada bulunanlara göre, Eygi ve diğer gönüllüler gerginlik başladığında tepeden aşağı inmişlerdi. Bir tanığın Zeteo'da bildirdiği gibi: 

“Ayşenur yokuş aşağı inerken, yürümekte zorlanan 62 yaşındaki bir gönüllüye yardım etti. Onun için endişeliydi. Tenha bir yerde olduklarını düşünerek bir zeytin ağacının arkasına saklandılar. Güvende olduklarına inanıyorlardı. 

"İlk canlı merminin ateşlendiği an işte o zamandı. Tarlada görev yapan gönüllüler, silahın havayı delerek metal bir şeye çarpma sesini duydu, bir ‘tak’ sesi oluştu. Bir Filistinli adam yaralandı."

“Sonra ikinci bir atış oldu ve Ayşenur düştü.”

Eygi, yakınlardaki bir binanın tepesinde konuşlanmış bir IDF keskin nişancısı tarafından doğrudan vuruldu. IDF'nin iddia ettiği gibi bunun "kasıt dışı" olduğu düşüncesi, gerçekleri alaya alıyor. Ancak IDF'nin açıklaması, "lastik yakan" veya "taş atan"  herkesi idam etmekte kendilerinin hakları olduklarini düşündüklerini ortaya koyuyor.

Nitekim ISM'ye göre Mart 2020'den bu yana aynı Beita köyünde 17 Filistinli IDF güçleri tarafından öldürüldü ve birçoğu da yaralandı. Sadece bir ay önce Amerikalı Amado Sison, göz yaşartıcı gaz ve gerçek mermilerden kaçmaya çalışırken Beita'da IDF güçleri tarafından bacağından vuruldu.

Eygi'nin, topraklarının Siyonistler tarafından acımasızca etnik temizliğe tabi tutulmasına karşı direnen Filistinlilerle dayanışma sergilemekten başka bir 'suçu' olmadığı için kasıtlı olarak hedef alındığı açıktır.

Cezasızlık

Beita köylülerine yönelik taciz, 2021'in başlarında, Nachala hareketinin aşırı sağcı Siyonist yerleşimcilerinin, yerel halk tarafından Jabal Sabih olarak bilinen köyün karşısındaki tepeyi zorla işgal etmesiyle büyük ölçüde arttı. Nachala liderlerinin İsrail'in hem Batı Şeria'yı hem de Gazze'yi ilhak etmesini hedeflediklerini belirten kayıtlar var.

Nachala yerleşimcileri bir milyon metrekareden fazla araziyi ele geçirdi, 50 kalıcı yapı inşa etti ve tepenin adını Evyatar (İbranice'de 'tanrı büyüktür') olarak değiştirdi. O zamandan beri, IDF'nin doğrudan desteğiyle yerel Filistinli nüfusu terörize ettiler.

Bu uygulama artık Batı Şeria'da rutin hale gelmiştir. Özellikle 7 Ekim'den bu yana fanatik yerleşimciler, cezasız kalmayacaklarını bildikleri için Filistinlilere ait topraklara el koyma eylemlerini hızlandırdı. İşte bu terör rejimine ABD Başkanı Biden 'tereddütsüz' destek sözü verdi.

Filistinli çiftçiler yoğun tacize maruz kalmakta, hayvanları insansız hava araçlarıyla taciz edilmekte, mahsullerine el konulmakta ve su kaynakları kesilmektedir. Birçoğuna silah zoruyla evlerini ve sürülerini terk etmeleri emredildi ve geri dönmeleri ya da direnmeleri halinde ölümle tehdit edildiler. Filistin köyleri ise giderek artan bir şekilde pogromlara maruz kalmakta, evleri fanatik çeteler tarafından yakılmakta ya da buldozerlerle yıkılmaktadır.

Tüm bunlar IDF'nin desteğiyle gerçekleşiyor. Son zamanlarda Batı Şeria köylerine yönelik baskınlarını arttıran İsrail, sadece son haftalarda onlarca kişiyi öldürdü. Gazze zaten yerle bir edilmişken ve İsrail'in belirttiği 'Hamas'ı yok etme' hedefine yaklaşılmamışken, bu operasyonların Netanyahu'nun siyasi bekasının bağlı olduğu savaşın devamını sağlamak için bir provokasyon olduğu açık. 

Ekim ayından bu yana Batı Şeria'da IDF ya da yerleşimciler tarafından toplamda 700'e yakın Filistinli öldürüldü. Görmezden gelen Batılı emperyalistler, tüm bunlara yeşil ışık veriyorlar. 

İkiyüzlülük

Ancak Egyi bir ABD vatandaşı olduğu için, ABD Başkanı Biden ve Başkan Yardımcısı Kamala Harris onun öldürülmesine tepki olarak timsah gözyaşları dökmek zorunda hissettiler:

Biden yaptığı açıklamada “Ayşenur Eygi'nin ölümünden dolayı öfkeliyim ve derin üzüntü duyuyorum” dedi. Hem Biden hem de Harris Eygi'nin vurulmasını “tamamen kabul edilemez” olarak nitelendirdi ve İsrail'i “tam sorumluluk” almaya çağırdı.

Bu, Netanyahu'ya Filistin halkına karşı bir soykırım gerçekleştirmesi için sınırsız çek veren ekipten gelen mide bulandırıcı bir ikiyüzlülükten başka bir şey değildir. Gazze'de iki milyon Filistinli açlıktan ölüyor, evlerinin yüzde 90'ı harap edildi  ve Lancet'e göre 186.000'den fazla kişi öldürüldü.

İçeride baskı karşısında elbette Netanyahu'ya sözde 'sivilleri koruması' için yalvarıyorlar. Ancak gerçek şu ki, İsrail Ortadoğu'da ABD emperyalizmi için kilit bir stratejik müttefik olmaya devam ettiğinden, fiilen rejimin tam bir cezasızlıkla hareket etmesine izin veriyorlar. Eğer gerçekten umurlarında olsaydı, İsrail rejimine silah ve para akışını durdurarak soykırımı birkaç gün içinde sona erdirebilirlerdi. 

Biden ve Harris'in asıl 'kabul edilemez' buldukları şey, İsraillilerin bir ABD vatandaşını öldürerek, özellikle Kasım ayında yapılacak seçimler öncesinde kendilerini utanç verici bir duruma sokmuş olmalarıdır. Eygi'nin öldürülmesi, Batı Şeria'daki yükselen şiddeti ve ABD hükümetinin bu duruma olan katkısını istemeden gündeme getirdi.

Sonuçlar

Aynı şekilde baskı altında kalan ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Eygi'nin öldürülmesiyle ilgili olarak "kışkırtılmamış ve haksız" olduğunu belirterek sahte bir öfke sergiledi. İsrail'i hareketlerinin  “sonuçları” olacağı konusunda uyardı, elbette ne olduğunu belirtmeden.

Ancak eğer "sonuçlar", son 20 yılda İsrail tarafından öldürülen 10 diğer ABD vatandaşının ardından yaşananlara benzerse, bu sadece hafif bir tokattan ibaret kalacaktır. 

Eygi aslında 7 Ekim'den bu yana Batı Şeria'da öldürülen üçüncü ABD vatandaşı. 2022 yılında Shireen Abu Akleh (önde gelen bir Filistinli-Amerikalı gazeteci) bir IDF keskin nişancısı tarafından başından vurularak çok benzer koşullarda öldürülmüştü. IDF başlangıçta 'Filistinli militanları' suçladı, daha sonra yapılan bir iç 'soruşturma' sonucunda ölümünün bir 'kaza' olduğu sonucuna vardılar. 

Bundan önce, 2003 yılında Rachel Corrie'nin öldürülmesi olayı vardı. Corrie de Eygi gibi ISM üyesiydi. IDF tarafından ABD'de üretilen ve Savunma Bakanlığı'nın bir programıyla kiralanan zırhlı bir buldozerle ezilerek öldürüldü. Eygi ve Abu Akleh'in öldürülmesinde olduğu gibi, IDF kendi kendini 'soruşturdu' ve 'cevaplanacak bir durum olmadığını' tespit etti. O zaman da, şimdi olduğu gibi, ABD hükümeti İsrail rejimine yönelik bazı hafif eleştirilerde bulundu ve bunlar usulüne uygun olarak görmezden gelindi.

İsrail devleti ve onun emperyalist destekçilerinin tarih boyunca işledikleri tüm suçların sonuçlarıyla yüzleşmelerinin tek bir yolu vardır. Bu, sorumluluğu olan suçlular tarafından yürütülen dişsiz "soruşturmalar"dan gelmeyecek.

Sadece işçi sınıfı ve yoksullar, iktidarı kendi ellerine alarak, Washington'dan Londra'ya ve tüm Ortadoğu'da tüm çürümüş rejimleri süpürüp atabilir ve Filistin'in kurtuluş mücadelesinde şehit olanlar için gerçek adaleti sağlayabilir.

  • Ayşenur Ezgi Eygi ve İsrail şiddetinin diğer tüm mağdurları için adalet!
  • Siyonist rejime ve onun emperyalist müttefiklerine karşı devrimci bir mücadele için!
  • Kahrolsun savaş çığırtkanları!
  • Ortadoğu Sosyalist Federasyonu için!